USO LAR

,

USO'LAR

( Tanımlanamayan yüzen cisimler )

    Çoğu kişi gezegenimizi ziyaret eden UFO’lar hakkında bir şeyler duymuştur. Peki esrarengiz cisimler sadece gökyüzünde mi görülmektedirler? Bildiğimiz gibi, dünyanın büyük bir bölümü sular altındadır ve kanıtlar, UFO’ların gezegenimizdeki birçok yere kimseye görünmeden gidebilmek için suları da kullandıklarını göstermektedir. UFO’ların deniz altında seyahat edenlerine (USO) -Tanımlanamayan Yüzen Cisimler- adını vermekteyiz.

    Yıllardır, kara yerine denizler üzerinden gitmeyi tercih ediyor gibi görünen UFO’lara dair birçok rapora rastlanmıştır. Güney Amerika’nın hem Pasifik hem de Güney Atlantik Okyanusu kıyılarında, radarlar ( Sonarlar ) tarafından denizaltıya benzeyen UFO’lar izlenmiştir. Örneğin, Güney Amerika’nın bati sahillerinin açıklarında, meydana gelen bir olayda, donanmaya bağlı gemiler, ufak bir koyda esrarengiz bir yabancı aracı kıstırmışlardı. Fakat Amerikan savaş gemilerinin yardımına ve sualtı kesif teçhizatından faydalanılmasına rağmen Güney Amerikalı denizciler, ellerinden sıyrılan bu " Denizaltı - Uçan Daire"nin açık denize kaçmasına engel olamadılar.

    Özellikle Bermuda Şeytan Üçgeni’ndeki Bimini bölgesi, tanımlanamayan gizemli yüzen cisimler ve denizaltından gelen esrarengiz ışıkların sıklıkla gözlemlendiği bir bölgedir. Bermuda Şeytan Üçgeni’ndeki esrarengiz olayları araştıran zoolog, arkeolog ve oşenograf Dr. Manson Valentine, Bermuda’ daki USO gözlemlerinden şöyle bahsetmektedir:

     “Bu bölgede başka herhangi bir yerde yapılanlardan çok daha fazla gözlem yapılmaktadır. Yakın zamanlarda bölgede, uçak olmadıkları tespit edilen hava araçları ve denizaltı olmadıkları tespit edilen denizaltı araçları ile ilgili pek çok gözlem yapılmıştır.”

    USO gözlemlerinin geçmişi 1800’lere kadar uzanmaktadır. 1800’lü yılların ortalarında sıklıkla görülmeye başlayan USO’lar, 1845’te Türkiye’de Antalya açıklarında, 1875’te Meksika açıklarında, 1879-1890’da Basra Körfezi’nde, 1891’de Çin Denizi’nde ortaya çıkmışlardır. Yakın bir tarih de de Marmara denizine dalan garip ışıklı bir cisimde rapor edilmiştir.

    20. yüzyılda UFO gözlemlerine ilişkin raporlarının artmasıyla birlikte, denizlerdeki esrarengiz cisimlere dair gözlemler de artmıştır.

    30 Haziran 1967’de bir Arjantin gemisi olan Naviero’da bulunan bir grup insan, denizde silindir biçimli bir cismin yüzdüğünü fark ettiler. Yaklaşık 33 metre uzunluğundaki bu cisim mavi-beyaz bir ışık saçıyordu. Cismin hiçbir ses çıkarmaması ve suda hızla yol almasına rağmen dalga yaratmaması gözlemcileri şaşkına çevirmişti. İnsanlar bu esrarengiz deniz aracını seyrederken, araç birdenbire rotasını Naviero’ya doğru çevirdi, hızlandı ve gemiyle çarpışmasına ramak kala suya dalarak gözden kayboldu.

    1972 yılının Ağustos, Eylül ve Ekim ayları süresince Karayib Denizi’ndeki adalardan yoğun UFO ve USO gözlemleri rapor edilmiştir. 1974 yılında tekrar yoğunluk kazanan bu gözlemler, bize Venezuella açıklarında bir sualtı UFO üssünün var olduğunu düşündürmektedir.

    26 Temmuz 1980’de, Brezilya gemisi “Caioba-Seahorse”la yolculuk yapan denizciler, suda yüzen, yaklaşık 10 metre çapında yuvarlak, gri bir cisim gördüler. O sırada ufukta parlak bir ışık belirdi ve gemiye doğru yaklaşmaya başladı. Işık, geminin yanındaki gri cisme doğru yaklaşırken gemideki tüm teknik ekipmanlar birdenbire arızalandı. Gri cisim yeşil, kırmızı, mavi ve sarı ışıklarla aydınlanıyordu. Yaklaştıkça çok parlak, disk biçiminde bir cisim olduğu anlaşılan bu ışık, deniz altına dalarak metalik USO’ ya doğru yöneldi ve onunla birleşti. Daha sonra bu iki cisim birlikte su yüzüne çıktılar, bir süre burada durdular, ardından da büyük bir hızla gökyüzüne yükselerek gözden kayboldular.

    Peki, USO’lar sadece okyanusta mı görülmektedir? Hayır, nehirlerde hatta göllerde gözlemlenen bu tür esrarengiz cisimlere dair pek çok rapor bulunmaktadır. 30 Nisan 1976’da tanımlanamayan bir cisim, İsviçre’deki donmuş Siljan nehrinin buzlarını büyük bir güçle kırarak su üstüne çıkmıştır. Buzun kalınlığı 20 cm olmasına rağmen, tanıklar cismin ancak 9 metre uzunluğunda olduğunu bildirmişlerdir. Söz konusu USO, suyun dibinden gelmiş; buz tutmuş yüzeye doğru ortalama 100 km/s hızla yaklaşarak buzu kırmış ve buz üzerinde yaklaşık 800 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir kanal açmıştır. Bu cisim, daha sonra hiçbir hasara uğramadan su yüzüne çıkmış ve gökyüzüne doğru hızla havalanmıştır.

   Titicaca gölünde USO üssü bulundu

   Kaptan Cousteau araştırdı Peru donanmasına rapor etti:

     1968 yılında ünlü Fransız Su altı araştırmacısı Jacques Yves Cousteau, oğlu Jean ile birlikte Peru- Bolivya sınırında uzanan dünyanın en yüksek gölü olan Titicaca Gölü’nde hayli ilginç bir araştırmaya başlıyordu. 12 kişiden oluşan bir ekiple çalışan Cousteau, sarp And Dağları’nın 3800 m yukarısında yer alan ve 240 km uzunluğunda olan Titicaca Gölü’nün derinliklerine dalacaktı. Titicaca Gölü İnkalar’ca yüzyıllardır kutsal ve efsanevi bir göl olarak biliniyordu. Ayrıca gölün derinliklerinde hazinelerin bulunduğuna dair sayısız efsanede bulunmaktaydı. Daha araştırmalar başlamadan, basında hayli ilginç haberler çıkmaya başlamıştı. Basında yer alan haberlerde, Kaptan Cousteau’nun son derece gizli bir çalışmaya başlamak üzere olduğu bildiriliyordu. O tarihlerde basına yaptığı açıklamada Mario:

    “Kaptan Cousteau’nun bu su altı araştırmasının gerçek nedeni, Titicaca Gölü’nün altındaki USO üslerini aramaktır ” diyordu.

     Gerçekten de son zamanlarda bu bölgede göle girerek kaybolan ve gölden çıkan sayısız UFO ve USO gözlemleri yapıldığı biliniyordu. Konuyla ilgili tartışmalar sürerken Kaptan Cousteau çalışmalarına başladı. Bu arada Peru Donanma Bakanlığı, Cousteau’nun Titicaca araştırmasına bilim adamı Joseph Rohrhirsch’i gözlemci olarak atamıştı. Rohrhirsch’e meydana gelecek tüm gelişmelerin anında rapor edilmesi emredilmişti.  Rohrhirsch de bu emre uyarak çalışmaların sonucunu donanmaya rapor etti.

    Peru Donanmasına verilen bu çok özel raporda özellikle şu bilgiler dikkat çekmekteydi;

    Kaptan Cousteau ve yanındaki tüm ekip elemanlarının çalışmalarına başladıkları ve sürdürdükleri dört haftalık süre içerisinde 36 USO’nun Titicaca’nın derinliklerine dalarak gözden kaybolduğu bildirilmekteydi. Kaptan Cousteau ve yanında bulunan gerek donanmaya ait yetkililer ve gerekse diğer bilim adamları bu ilginç olaylar serisine bizzat şahit olduklarını ifade etmişlerdir. En son olarak varılan sonuca göre Titicaca gölünün derinliklerinin USO’lar ve UFO’larca gizli bir su altı üssü olarak kullanıldığı kanaati kesinlik kazanmıştır.  

    Dünyanın çeşitli denizlerinde yaşanan USO’lara dair gözlemler

     APRO: Aerial Phenomena Research Organization'in yayin organı olan APRO Bulletin de Kuzey Yarımküre’nin epey yukarısında yer alan Nova Scotia'da gözlemlenen ve denize dalan bir UFO’dan bahsediyordu (Shaq Harbour UFO Kazası olarak da bilinir). Anlaşıldığı kadarıyla, obje, Sable Burnu Adası (Cape Sable Island) ile kıta arasındaki Cocherwit Geçişi’ne konmuştu. Diğer birçok gözlemcinin yani sıra, Sable Burnu'nda arabayla gitmekte olan iki bayan, önce yana yatan, sonra alçalan üç sarı ışık gözlemlediklerini ve bunu takiben, suyun üzerinde sari bir ışık gördüklerini rapor etmişlerdi. Sonradan yöre sakinlerinden gelen diğer raporlar da en azından bir düzine kişinin bu olaya tanık olduğunu göstermekteydi.

    Gözlemcilerden birinin anlattığına göre, birinci ile üçüncü ışık arasındaki bir noktadan kısa bir süre için ışıktan bir çizginin çıktığını fark etmiş ve ayrıca, bir islik sesi duymuştu. Söz konusu ışıkların suyun üzerinde sönmesinden yaklaşık on dakika sonra, Kanada Kraliyet Atlı Polisi'nden iki görevli bir tekneyle, ışıkların en son görüldüğü noktaya gitmişlerdi. Suyun üzerinde, sarımtırak renkte gelgit köpüğü ile kabarcıklarından oluşmuş, yaklaşık 30 m. genişliğindeki bir alandan başka hiçbir şeye rastlamamışlardı.

    İngiliz Denizaltısının Gözlemlediği deniz UFO’ları Açık denizlerde seyreden uçan daireler dünyanın başka yerlerinde de gözlemlenmiştir. Buna örnek olarak, İngiltere’nin bati sahillerinin açıklarında yer alan ufak bir kara parçası olan Lundy Adası’nın (Lundy Island) güneyinde görülen uçan daireyi gösterebiliriz. İngiliz Donanması’ndan Denizaltı Kaptanı Edward Chelwan, denizde başına gelen bu olağandışı karsılaşma ile ilgili olarak su mealde bir rapor vermişti: "Lundy Adasi yakınlarında su yüzeyine çıkmıştık. Kaportayı açar açmaz, mühendisimle birlikte, güney-bati yönünde yaklaşık 1.5 km'lik bir mesafede, deniz üzerinde yüzen, güneş renginde iki disk gördük.

    Güneş ışığı, denizin dalgacıkları üzerinde parıldadığından, önce bunun bir ışık yansıması olduğunu düşünmüştüm ama birazdan ikimiz de vızıltıya benzer bir ses duyduk. Hemen dürbünlerimize sarılarak objeleri incelemeye koyulduk. Ortası hafifçe şişkin olan bir disk biçimindeydiler. Üzerinde hiçbir pencere, lumboz deliği ya da başka herhangi bir açıklık bulunmayan bu şişkin merkezi kısım sabit bir şekilde duruyor, bunu bir kuşak gibi çevreleyen dıştaki yassı bölüm ise suyun üzerinde yavaşça dönüyordu."

    "Kanımızca, objeler aşağı yukarı 30 m. çapındaydılar. Merkezi bölüm tüm diskin onda birinden daha büyük görünmüyordu (bu, her iki disk için de geçerliydi). Görünürde, dıştaki bölüm merkezi kısma bağlı olmayıp serbestçe yüzüyordu ve iki bölüm arasında yaklaşık 50 cm'lik bir açıklık vardı."

    "Doğrusu, bu objelerin karsısında hayretler içinde kalmıştık; güverteye doluşan subaylar ile erler sanki hipnotize olmuş gibi bakıyorlardı. Tüm gözlem sadece 80 saniye içinde olup bittiğinden, belirli bir yargıya varmak imkânsızdı. Kökenleri bizim için muamma olan bu objeler, teknik açıdan, bildiğimiz herhangi bir şeyden çok daha ileri seviyede görünüyorlardı. Tabii, hepimiz, kimliği belirsiz bu objeleri hemen "uçan daire" diye teşhis ettik."

    "Objelere tam hızla yaklaşmak ve eğer mümkünse, yanlarına yanaşmak üzere bir emir vermek niyetindeydim. Fakat vızıltı sesi giderek yükselmeye ve hızlanmaya başladı, ta ki ses perdesi hiçbir şey işitilmeyecek şekilde yükselene kadar. Diskler dikine yükseldiler, yaklaşık 90 m'lik bir yükseklikte yan yatarak, saatte 3000 km. kadar olduğunu tahmin ettiğim bir hızla 20 saniye içinde ortadan kayboldular. Bu sırada, diskleri kırmızımsı bir parıltı sarmıştı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, gözlemlerin ciddi bir şekilde ele alınacaklarını ve değerlendirilmelerinin belirli bir zaman alacağını beyan etti."

    Yukarıdaki örneklerdekiler ile diğer açık deniz UFO’larının gözlemlerini çevreleyen olaylar, Jacques-Yves Cousteau'nun Güney Amerika’nın esrarlı Titicaca Gölü'nün derinliklerinde yürüttüğü sualtı araştırmalarına daha bir anlam kazandırmakta ve geçerli kılmaktadır. Yoksa inkalar'ın batik hazinesinin som altından bir uçan daireden ibaret olduğu mu anlaşılacaktır? Bunu zaman gösterecek ve Titicaca Gölü Muamması’nı da yine zaman göstericektir.

1 yorum:

  • 8 Ocak 2012 11:06
    darkanqell says:

    Teşekkürler :)

Yorum Gönder

 

UFO Uzay Evren Bilim Copyright © 2011 | Template design by O Pregador | Powered by Blogger Templates