Seti Projesi

,
SE T İ: ( Search for Extraterrestrial Intelligence – Dünya Dışı Zeka Araştırması )

    Uzayın derinliklerinde bulunan ve başka gezegenlerde yaşayan varlıklarla iletişim kurabilmek için insan oğlu çok uzun yıllardır çeşitli yollar denemektedir. Bunların en başında da radyo frekanslarını kullanarak uzayın çeşitli noktalarına güçlü sinyaller göndermek gelmektedir. Bu tarz bir iletişim tekniğini ilk kez Marconi ve Tesla gibi ünlü  bilim adamları gerçekleştirmiştir. Bu çok önemli araştırmacıların her ikisi de kendi dönemlerinde Dünya dışı kaynaklı radyo sinyalleri aldıklarını açıkça ifade etmişlerdir. O zamanlar yapılan tüm bilimsel çalışmalar kamuoyu önünde halkla açıkça paylaşılırken, şimdilerde ise bu tarz tüm bilimsel çalışmalar artık tamamen halktan saklanıyor. 

    Niçin tüm insanlığı ve evreni yakından ilgilendiren bu tarz çalışmalar günümüzde kamuoyundan  neden ve niçin  saklanmaya çalışılıyor  bu da  henüz tam olarak açıklanabilmiş değildir...

     Tesla ve Marconi’den sonra günümüze doğru geldiğimizde NASA 1979 yılında evrende bizlerden başka zeki varlıkların olup olmadığını ve varlarsa onlarla nasıl iletişim kurulacağını araştırmak için özel bir proje olan  SETİ’yi hayata geçirdi. İlk olarak Amerikan hükümeti bu çok özel projeye 14 milyon dolarlık bir katkıda bulundu. Fakat daha sonraları projeye olan parasal destek Amerikan Senatosu tarafından bir anda kesildi, bu kesintinin gerekçesi Amerikan Hükümetinin elinde radyo sinyallerinden çok daha önemli fiziki kanıtların; düşen UFO enkazlarının, varlık bedenlerinin, resmi yetkililerce yapılan yakın gözlemlerin, raporların, fotoğrafların  ve filmlerin  bulunmasıydı.

     Elinde dünya dışı varlıklara dair zaten bir çok fiziki kanıtı barındıran  Amerikan  hükümeti  bu projenin gereksizliğine karar vermiş ve aktarılan yardımı kesme kararı almıştı.  Gerçektende bunca kanıtın ellerinde olması bu projeyi oldukça gereksiz kılmaktaydı.

     Durum böyle olunca başta Frank Drake ve Carl Sagan olmak üzere, bir grup bilim adamının ısrarları üzerine, Proje Silikon Vadisindeki Özel Şirketlere götürülerek finanssal destek sağlandı ve yeniden ele alınarak incelemeler sürdürüldü.  Bu özel proje dünya dışında başka varlıklarında olabileceğini  tanımamız yolunda atılmış çok önemli bir adımdır.

    Daha sonraları dünyanın çeşitli noktalarında kurulan radyo teleskopları  SETİ projesinin izinden giderek araştırmalara çok büyük ölçüde katkıda bulunmuşlardır. Nerdeyse dünyanın üçte birinde evreni dinleyen özel radyo teleskopları ve gözlem merkezleri kurulmuştur.



Bu  radyo teleskopların en önemlileri şunlardır.

 1- The Arecibo İonospheric Observatory, Porto Rico.

2- National Radio Astronomy Observatory, Green Bank - West Virginia.

3- Eski Sovyetler Birliği’ndeki sekiz tabaklı radyo teleskop.

4- Kafkaslardaki büyük radyo teleskopu.

5- ABD’de SETİ Projesi’nde 1979 yılından itibaren kullanılmaya başlanan çok duyarlı radyo teleskoplar. Bunlardan en büyüğü Arizona’daki radyo teleskoptur.

6- 1995 yılında Avustralya’nın doğusundaki Parkes Kenti’nde, günümüzün en modern uzay haberleşme merkezi oluşturularak “ Phoenix Projesi ” adı altında çalışmalara başlandı.

     Gezegenimize yerleştirilen bu hassas alıcılar sayesinde başka galaksilerden ve yıldızlardan  gelen  çok farklı  frekanslara sahip sinyaller elde edildi.  Elde edilen dünya dışı sinyalleri tarihsel bir sıralamaya sokacak olursak:




15 Ağustos 1977. Yay Takımyıldızı: Ohio Eyaleti radyo teleskopunda görevli bir araştırmacı “ wow ” sesi olarak tanımladığı bir sinyal aldı. Bu sinyal bir daha asla duyulmadı.

 10 Ekim 1989. Yay Takımyıldızı:  Harvard META ( Megachannel Extra Terrestrial  Assay ) radyo teleskopundan alınan 40 sinyalden biri kaydedildi.

 14 Ağustos 1989. Başak takımyıldızı: META tarafından bir başka sinyal daha kaydedildi. Dünya dışı  zekanın yayında olduğunu düşündüren türde bir sinyaldi.

 16 Ağustos 1989. Balık Takımyıldızı: Bu kez de META tarafından kaydedilen sinyal belirli aralıklarla tekrarlanıyordu. Kontrol edilme aşamasında kesildi.

 15 Kasım 1989. Kasiope Takımyıldızı: Bu  META sinyali bir yıldızdan çok dünya dışı bir varlık tarafından veriliyormuş izlenimini yarattı.

 9 Mayıs 1990. Yılan Taşıyan Takımyıldızı:  Avustralya’da bulunan Parkes radyo teleskopu tarafından kaydedildi. Büyük bir olasılıkla dünyadışı zeka tarafından gönderilmişti.

     Elde edilen tüm bu garip sinyallere rağmen daha henüz hiç biri deşifre edilebilmiş değildir. Evrenin kilometrelerce ötesinden gelen bu garip sinyaller acaba bizlere ne gibi şeyler anlatmaya çalışıyorlar. Her ne içerirlerse içersinler daha henüz bu sinyalleri çözecek yapıda ve düzeyde olmadığımız bir gerçek.  Prof. Sagan’ın dediği gibi “  Mesajlar dünyadışı  zeka için çok basit olabilir. Fakat biz Dünyalılar bu sinyallerin anlamını çözebilmek için belki de yıllar boyunca araştırma yapmak zorunda kalacağız. dünyadışı varlıklar için çok kolay olan bu sinyaller bizim için karmaşık ve gizemli olmaktan öteye gitmiyor. ”

    Ama şu durumda kesinlikle göz ardı edilemeyecek bir gerçektir ki bu devasa alıcılar ve istasyonlar evrende yalnız olmadığımızı bizlere bir kez daha ispatlamaktadır.  En azından  elimizde şuan çözümlenememiş bir çok sinyal olsa da bu sinyallerin evrenin diğer bir köşesinde belki de yanı başımızda bulunan farklı bir medeniyetin  bizlere biz buradayız dercesine yollamakta oldukları  mesajlar olduğu göz ardı edilmemelidir.

   Dünyada bulunan en büyük radyo-radar gözlemevi Puerto Rico adasındadır. Cornell Üniversitesi uzmanları tarafından yönetilen Arecibo gözlem çanağının çapı 305 metredir. Radyo-radar gözlem çanağının yansıtıcı yüzeyi, çanak biçimli bir vadiye daha önce yerleştirilmiş bir kürenin bölümünü oluşturur. Uzayın derinliklerinden radyo dalgaları algılar. Aldığı bu radyo dalgalarını çanağın tepesindeki antene aktarır. Anten elektronik bağlantılarla kontrol odasıyla temas halindedir. Alınan sinyal kontrol odasında çözümlenir. Bunun tersine, teleskop bir radar vericisi olarak kullanılırsa, sinyalle beslenen anten çanağa sinyali geçirir, o da uzaya yansıtır. Arecibo gözlemevi uzaydaki uygarlıklardan sinyal elde etmek için kullanıldığı gibi, bir defasında da Dünyadan bir mesajı M13 adı verilen yıldızlar kümesine göndermek için kullanıldı. Böylece yıldızlar arası diyalog kurma isteğimizi dünyadışı varlıklara da anlatmaya çalışmış olduk.

    Radyo dalgaları ışık hızıyla giderler. Bu da yıldızlar arası bir yolculuğa çıkan en hızlı uzay aracından 10.000 kez daha büyük bir sürat demektir. Radyo-teleskoplar, dar frekans dalgaları üzerinden öylesine yoğun sinyaller yayarlar ki , çok geniş yıldızlar arası mesafelerde bile alınabilirler.

    Arecibo gözlemevi, Samanyolu galaksisinin orta yerinde 15.000 ışık yılı uzaklıktaki bir gezegende kurulmuş benzer bir gözlemeviyle iletişim kurabilir. Yeter ki, radyo-teleskopumuzu hangi noktaya yönelteceğimizi bilelim. 

1 yorum:

  • 8 Ocak 2012 11:08
    darkanqell says:

    Seti@home programını bir zamanlar bende yüklemiştim :)

Yorum Gönder

 

UFO Uzay Evren Bilim Copyright © 2011 | Template design by O Pregador | Powered by Blogger Templates