Şili semalarında kuyruklu yıldız gösterisi

,

Güneş'i sıyırıp geçen diğer pek çok kuyruklu yıldızın aksine eriyip yok olmayan Lovejoy olağanüstü görüntülere yol açtı.

Lovejoy kuyruklu yıldızı Güneş'e çok yakın geçmesine rağmen erimekten kurtulmayı başarmasının ardından Güney Yarımküre göklerinde çok güzel görüntülere yol açtı.

Şili'deki Paranal Gözlemevi'nden bir araştırmacı alacakaranlıkta ufukta beliren kuyruklu yıldızın gökyüzünde diğer yıldız ve bulutsularla dansını görüntüledi.

Adını keşfeden amatör gözlemciden alan kuyruklu yıldız yörüngedeki Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan da izlendi.

Güneş'e yaklaştıkça görünür hale gelip parlaklığı artan Lovejoy'un kuyruğu, sönükleşmeye ve uzamaya devam ediyor.

Gökbilimciler Güneş'ten uzaklaşan Lovejoy'un sanılandan çok daha büyük olduğunu belirtiyorlar.

Evrenin şifresi bu taşta mı?

,


Rusya'ya düşen bir meteoru inceleyen bilim adamları, evrenin doğuşuna ışık tutacak bilgiler arıyor..

Rusya'da bulunan bir meteor parçasını inceleyen bilim adamları, dünyada oluşandan farklı bir yapıda "quasicrystal"ler içerdiğini keşfetti. İsrail Teknoloji Enstitüsü'nden Daniel Shechtman'ın keşfettiği ve ona 2011 Kimya Nobel Ödülü'nü getiren "quasicrystal" yapısı, sıradan kristallerden farklı olarak anti-simetrik yapıda ya da diğer bir deyişle, quasicrystallerin dokusu var. Fakat bu doku simetrik değil ve bir yönde kendini bir kereden fazla tekrar etmiyor.

Ulusal Bilim Akademisi yaptığı açıklamada "Elimizdeki delil gösteriyor ki quasicrystaller astrofiziksel koşullar altında doğal olarak oluşabiliyorlar ve kozmik seyahatlerinde bile doğal yapıları bozulmadığı için bize doğal oluşumları ve stabiliteleri hakkında eşsiz bilgiler veriyorlar." dedi.

Araştırmacılar kayada stishovite minerallerine de rastladılar; bu mineral sadece iki meteorun çarpışmasında ortaya çıkacak kadar yüksek basınç ve ısı altında oluşuyor.

"Açıkça görülüyor ki bu form ancak aşırı çevre koşulları altında hiper hızlar altındaki çarpışmalarda meydana gelebilir. Bu stishovite quasicrystaller içeriyor ve bu quasicrystaller ekstrem basınçlar altındaki bir olay sırasında ya da öncesinde meydana gelmiş" diyor araştırmacılar.

Bu bulgular ışığında, bilim adamları bir iyon tabancası ile quasicrystalin etrafındaki oksijen izotoplarını ve oksit minerallerini iyon yağmuruna tuttular ve bu sayede maddenin dünyada mı yoksa dış uzayda mı oluştuğunu incelediler.

Deneyler sonucunda maddenin dış uzaydan geldiği kanıtlandı ve şimdi bilim adamları bu yapının nasıl oluştuğunu bulmaya çalışıyorlar. "Bu örnekteki bulmacanın parçaları yerine oturdukça sadece quasicrystal yapısının kökeni değil, güneş sisteminin ve evrenin oluşum evreleriyle ilgili bilgiler de gün ışığına çıkacak" diyor araştırmacılar.

Mikroplar bizi uzaya götürecek!

,


Uzaya insanla yapılacak yolculuk planlarında iki önemli problem sürekli tartışma konusu olmuştur: Sağlık ve yakıt.

Bu iki problem çözülmedikçe bu tür misyonların sadece bilimkurgu filmlerine konu olacağı bir gerçektir. Amerikan ordusunun desteklediği bir araştırmanın sonuçları yakıt problemine potansiyel bir çözüm getirmişe benziyor.

“Geobacter sulfurreducens” isimli bir anaerobik bakterinin metal kullanarak enerji ürettiği, bu enerjinin belki bir roketi uçuracak kadar değil ama büyük bir pili sürekli şarj edebilecek kadar yeterli olabileceği açıklandı.

Yapılan denemelerde bakterilerin oluşturduğu enerjiyle 1 kiloluk bir yükün rahatlıkla sağa sola hareket ettirilebileceğini gözlemleyen bilim adamı Gregory Scott, araştırmasına gereken maddi desteği özellikle denizcilerden sağlamış durumda.

Bu tür enerjinin özellikle denizcilikte daha çok işe yarayacağını, su üstünde yaptıkları denemede bir sandalı kolayca yüzdürebileceklerini saptadıklarını söyleyen Scott, yaptığı basın toplantısında, “Aynı şey uzayda da geçerli. Sürtünmenin yok denecek kadar az olduğu ortamlarda bu enerjiyi kullanmak, yakıttan çok kâr edilmesini sağlayacaktır” dedi.

Tabii bu projede en çok dikkat edilmesi gereken şey “kontaminasyon”. Metal yiyen bir bakterinin çok özel bir metal sistem içerisinde hapsedilmesi ve kontrolü, düşünülmesi gereken önlemlerden. Bakterinin bulunması gerektiği yerin dışına sızması, tüm misyonu bir “katastrof”a dönüştürebilir.

Karanlık madde aydınlanma yolunda

,


Evrenin en uzak derinliklerinden gelen ışık tahlil edildi ve haritalaştırıldı. Sonuç, "Karanlık maddenin doğasını ve evrenimizdeki galaksilerle ilişkisini anlamaya daha yakınız" sözleriyle ifade edildi.

Uluslararası bir astronom ekibi, evrenin yüzde 25'ini oluşturan esrarengiz karanlık maddenin şimdiye kadarki en kapsamlı haritasını yapmayı başardı.

Araştırma ekibinin sözcüleri, İskoçya'daki Edinburg Üniversitesi'nden Catherine Heymans ve Kanada'daki İngiliz Kolombiyası Üniversitesi'nden Ludovic Van Waerbeke, sunumlarını, ABD'nin Austin kentindeki Amerikan Astronomi Vakfı konferansında yaptılar.

Sunumda, bu gözlemlerin sonuçlarının uzun zamandır beklendiği belirtilerek, karanlık maddenin görünmez doğasından dolayı bu çalışmaların bilgisayar simülasyonları temelinde yapıldığı kaydedildi.

Astronomlar bu haritayı, uzayın dört değişik bölgesindeki yaklaşık 10 milyon galaksiyi analiz ederek yaptılar.

Gözlemlenen bölge, 13,7 milyar yaşında olduğu tahmin edilen evrenin yaklaşık yarısına karşılık gelen 6 milyar ışıkyılı (1 ışıkyılı: 9,4 trilyon km) uzaklığında bir mesafeyi kapsıyor.

Bilim adamları, karanlık maddeyi tespit edebilmek için, bu galaksilerin yaydığı ve Dünya'ya ulaşmak için yaptıkları uzun yolculuk sırasında karanlık madde kütleleri tarafından yolları değiştirilen ışığın eğilip bükülmesini incelediler.

Bu çalışmanın, evrendeki karanlık maddenin tüm yönlerde büyük ölçekli ilk gözlemi olduğu belirtiliyor.

Catherine Heymans çalışmayla ilgili, "Evrenin en uzak derinliklerinden gelen ışığı tahlil ederek, Dünya'ya varmak için katettiği güzergahı belirleyebildik ve böylece karanlık maddeyi şimdiye kadar hiç yapılmadığı şekilde haritalaştırdığımızı düşünüyoruz. Karanlık maddenin doğasını ve evrenimizdeki galaksilerle ilişkisini anlamaya daha yakınız" dedi.

Ludovic Van Waerbeke de, "Karanlık maddenin nasıl dağıldığını bilmek, doğasını ve fiziğin bizi bildiğimiz şu anki haliyle nasıl bütünleştiğini anlamakta ilk aşama" diye konuştu.

Bu kadarına ancak

,

Uzaydan aşağı bırakılan iPad'in hali...

iPad'e çektirdiği eziyetlerle bilinen firma, bu kez onu uzaydan yeryüzüne fırlattı. Ve sonuç...

iPad'e uyguladığı işkence testleriyle tanınan firma G-Form, bu kez iPad'i 30 kilometreden yüksek bir mesafeden yere bıraktı.

Dünyanın ve uzayın bir arada göründüğü yükseklikten atılan iPad, paraşütüyle yeryüzüne başarılı bir iniş yapıyor. yolculuğu yalnız başına tamamlayan iPad'in kayalık bir alana düşmesine rağmen burnunun bile kanamadığını videomuzu izlediğinizde sizler de göreceksiniz. Yeni bir iPhone kılıfını da CES 2012'de tanıtmaya hazırlanan G-Form, bakalım başka hangi cihazları stratosfere gönderecek.

Uzaydan düşen iPad çalışmaya devam etti!


                                                                                            VİDEO


Kainatın Yaşı Tekrar Hesaplandı

,

Bilim insanları kâinatın gizemlerini araştırmaya devam ediyor. Yapılan son araştırmalara göre kâinatımız 13,75 milyar yaşında.

Son araştırmalar kâinatın yaşının 13,75 milyar yıl olduğunu ortaya koydu. Alman Bonn Üniversitesi'nin Amerikan Stanford ve Kaliforniya Üniversiteleri ile birlikte yürüttüğü araştırmada Hubble uzay teleskobunun görüntüleri ayrıntılı bir şekilde değerlendirildi. Bonn Üniversitesi'nden Dr. Sherry Suyu hesaplamalarına göre kâinatın 13,75 milyar yaşında olduğunu belirterek, hata payı ile ilgili olarak ‘en fazla 170 milyon yıl daha yaşlı, ya da 150 milyon yıl daha genç' dedi.
Araştırma ekibi çekim lensleri yardımıyla kâinatın ne hızda genişlediğini ve ‘Büyük Çarpışma'nın ardından geçen zamanı hesapladı. Daha önceki araştırmacılar hesaplamalarında kâinatın düz ve kavissiz olduğunu varsaymışlardı. Dr. Suyu ve çalışma arkadaşlarının hesaplamaları bu varsayımın gerçekten de doğru olduğunu ortaya koydu.
"Karanlık enerji" araştırılıyor
Araştırmada kâinatın giderek daha hızlı bir şekilde genişlemesine yol açan gizemli ‘karanlık enerji' ile ilgili de yeni bulgular elde edildi. Dr. Suyu, yaptıkları hesaplara göre kâinatın yüzde 72'sinin ‘karanlık enerji'den oluştuğunu, bu enerjinin nasıl göründüğü ile ilgili bir fikirlerinin olmadığını kaydetti. Bilim dünyasında sözkonusu ‘karanlık enerji' ile ilgili çalışmalar tam hız sürüyor.

Kaynak: Ntvmsnbc

İrlanda, 'kutup ışıkları'nı bekliyor!

,


İrlanda'daki gök bilimcilere göre, gökyüzünde "hayaletlerin dansını" seyretmek isteyenlerin bu yıl kutup bölgelerine kadar gitmesine gerek kalmayacak.

İrlanda'nın Donegal bölgesinden gök bilimci Brendan Alexander, yılın bu zamanlarında özellikle kutup bölgelerinde geceleri görülen ve hareketli ışık oyunlarıyla gökyüzünde büyülü görüntüler oluşturan "aurora"ların (kutup ışıkları) 10 yıl aradan sonra, bu yıl İrlanda'dan da izlenebileceğini söyledi.

Brendan Alexander'a göre, İrlanda'da nadir görülen "kutup ışıkları"nın 21 Mart'a kadar ülkenin özellikle kuzey kesiminde, şehir ışıklandırmalarının daha az olduğu yerlerde gözlenebilme olasılığı yüksek.

11 yıllık güneş döngüsünün en yoğun zamanlarında, dünyanın manyetik alanı ile güneşten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan bu ilginç doğa olayı, güney ve kuzey kutuplarına yakın bölgelerde görülüyor ve özellikle fotoğraf meraklıları tarafından heyecanla bekleniyor.
 

UFO Uzay Evren Bilim Copyright © 2011 | Template design by O Pregador | Powered by Blogger Templates